25 Ağustos 2016 Perşembe






“İçim darmadağınık.Neredeyim.Nasılım.

Ne suyun tadı var damakta,ne havanın .Ne esen rüzgarın savrulan saçlarda.Geceyi mi yaşıyorum 

karanlık yıldızlar arasında.Gündüzümü bilemiyorum.

                   Güneşin tadı da kalmadı .Sıcak sıcak içimizi ısıtan.Hani eskilerden insan sevgisi vardı ya yüreklerde.

Arıyorum.Arıyorum. 

Kaldırımlarda,köşe başlarında,sokaklarda,caddelerde yürüyen insanlar arasında.

Bulamıyorum.

             İnsanlar.Sağa sola koşuşan kalabalıklar artık.Yalnızca


  Hani yarınlardan hep güzel şeyler bekleriz ya .İçimizi umutla dolduran.O da yok.
                                                                                                                                       


Onu da bulamıyorum.Düşlerimin arasından.


Bilmem ki ne zaman gelir o eskilerden içimi ısıtan insan 

sevgisi.Boğazımı düğümleyen insanlık halleri.Yarına güzel gözlerle baktığım günler




28 Mayıs 2016 Cumartesi

ESKİ ZAMAN MAYISLARI

             Küçücük çocuktum ben.  Evimizin bahçesinde oynayan.
        
"Yazın mayısla beraber dutlar da olurdu.Yoldan geçen amcalar çağrılır, dutlara çıkarılır,evlerden

 çarşaflar ,sofra bezleri getirilir,iki kişi ile dört bir yandan tutulur ,çırpılan dutların patır patır gerili 

bezlere düşmesi dinlenir ,seyredilir ardından da evden getirilen tepsilere doldurulup pay edildikten 

sonra afiyetle yenirdi.Bazen aç gözlük yapıp karıncaların hakkı yerlere düşen dutlar da 

toplanır,üfleyip yenilirdi.Ne mikrop vardı ortalık da,ne hasta olunacağı fikri.Her şey tertemizdi       

küçücük çocuk gözümde.
    

              Derken günler geçer 19 mayıs gelir ,bir heyecan alırdı beni.Küçücük yüreğim pır pır der 

heyecanlanırdı.Liseye giden ağabeylerin,ablaların jimlastik gösterilerini izlemeye stadyuma gitmeyi 

dört gözle beklerdim.Nasıl da hayranlıkla izlerdim onları.Ulu önder Atatürk ün Samsuna çıkıp 

ülkemizi kurtarması ,yaşadığım huzurlu günleri ona borçlu olduğumu düşünüp ,güvende olduğumuz 

fikri sarardı dört bir yanımı.Savaştan çok korkardım.(yıllarca  komşumuz Yunanistan la yine savaş 

çıkacak korkusunu uzun yıllar yaşadım.Gazeteler  şöyle yazardı:EGEDE SULAR ISINIYOR )
         

            Küçücük çocuktum ben .Ne zaman büyümüşüm?.Ne zaman değişmiş 19 mayıs kutlama 

günleri?.Ne zamandır manavlarda karton kutularda satılıyor dutlar?.O hep korktuğum savaş.Ne 

zamandır bizle?.İnsanlarımız ölüyor.Yaşamaya doyamadan daha.
  

       Vatan sağ olsun diyorlar da.Niye hep beraber sağ olup bu güzel  memlekette yaşayalım 

demiyorlar.



İşte bu durum beni çok üzüp,öfkelendiriyor”





15 Mayıs 2016 Pazar

BAHAR ŞARKISI




Bugün her şeye yeniden 

Sıfırdan başla

Başlamak için ne çok geç ne de çok erken

Asıl olan enerji

Yüreğinden başlayıp

Vücudunun tüm hücrelerini saran 

O dağları devirecek olan 

Yaşama sevincinin meyvesi

Ne erken.Hayatının boş deneyim gölgesinde

Ne de geç

Geç kalmış olmanın korkusunun yanı başında

Tam zamanı

İşte bu an

Doldur ciğerlerini güzelim bahar havasıyla

Ne Mutlu sana 

Haydi kalk yürü

Yeni başlangıç zamanı şimdi

Dört bir yanını saran sevincin ,enerjin yeter sana 






30 Nisan 2016 Cumartesi

kafasını çıkaran kaplumbağa




                  Gönlüm allak bullak,düştüm yollara.Bu güzel coğrafyanın kaderi.Savaş hiç 

bitmiyor.Başucumuzda.Bazen diyorum:Ey insanlık.Nasıl uyuyorsun geceleri.
     
Olan bitenler.Kan gölüne dönen yerler.Zavallı Asya.

                       Batıda bir bebek  her gün ki banyosunu yapıp annesini  sütüyle doyduktan sonra mışıl 

mışıl  uyuyor  sessiz sokakları olan güzel evinde.Zavallı Asyalı çocuklar.Ha düştü ha düşecek 

bombaların arasında temizlikten uzak,doymadan yenik düşüyorlar insanlık içgüdülerine.

 Buna benzer yığınla dünya ve memleket meselesi.Senin peşini bırakmasa da     ben dünyayı 

dünyanın yükünü bir yana bırakıp daldım kırlara çimenlerin çiçeklerin arasına yani : yine de düştüm 

yollara .
                  Aylardan nisan sonu.   Mevsimler kimseleri dinlemeden yollarına devam ediyor.Yaz kış 

ardı sıra baharlarla beraber döngülerini sürdürüyorlar.Biz zavallı insanlar, yıllar geçtikçe iyiye mi 

gidiyor kötüye mi hiçbir  şey anlayamadan sürüklenip gidiyoruz akreple yelkovanın ardından .
          

                   Mayıs gelecek sonra.İlk baharın kış ılığı güneşli güzel günlerdeyiz  aslında.Önümüz 

yaz.Kışın soğuk  günleri özletecek kendini. 

                 Karşılar orman.Rüzgarın önünde salınıp duruyor çamlar.Yeşilin rengarenk olduğu 

kıyılar.Ardından masmavi deniz .Göklerin maviliğine karışır beyaz bulutlar.Her bir dalga,her bir 

rüzgar her bir bulut , yaşama sevinciyle doludur.Hiç merak etmeyin.Görebilirsiniz.İsterseniz.
     

             Ansızın; yeni yeşermiş  otların,çiçeklerin arasında kıpırtı oldu.Kaplumbağa  yeşilliklerin 

arasından çıktı karşıma. Durdum.Sessizce .Dama tahtası gibi koyulu açıklı kahverengi kabuğu ile 

minik yeşilimsi kafasını  çıkarıp düştü yollara.Yavaş yavaş .Sonra da  telaşla bir yabancının 

korkusuyla çıktığı gibi girdi yeşilliklerin arasına.Bakakaldım ardından.Dudaklarımda gülümsemeyle.
               

      Tüm karamsar düşünceler,yüreğimi daraltan duygular uçup gitti.Bir kez daha yaşama dair güzel 

duygular  yüreğimde.


Ancak yinede dedim kendi kendime ; çocukların yaşayacağı güzel günleri  var . Bekliyor onları.”


                     

        Bu da :  Bilgisayarın üzerine   uçup konan

UĞUR BÖCEĞİ

Ne diyor  acaba ???



         







25 Nisan 2016 Pazartesi

İŞ BANKASI MÜZESİ

Pazar günü.Şehrin sokaklarının az da olsa dinlendiği gün.

Pazartesi olunca birer birer açılan iş yerleri,çarşı,alışveriş mekanları derken sokaklara dolan ,dolup taşan insan kalabalığı olmadan gezdik  Eminönü nün  arka sokaklarını.

Yıllanmış,her şeye rağmen hala ayakta duran eski yapıları seyrederek dar sokaklardan geçtik.Ansızın karşımıza bankalar caddesinde iken   MÜZE  yazısı çıktı.


CUMHURİYET İN İLK BANKASININ MÜZESİ:1924 yılında  kurulmuş.Ulu önder Mustafa kemal Atatürk ün isteği ile.TÜRKİYE İŞ BANKASI.Ülke kalkınmasına katkısı sürüp gitmiş.

 Kuruluşundan beri birikmiş belgeleri toplayıp 2007 yılından beri bu müzede sergilemeye başlamışlar.

Ne de iyi yapmışlar.Emeklerine sağlık.














Kim bilir kaç kişinin kullandığı makineler.Mektuplar  makbuzlar,kumbaralar. Hayran olmamak elde değil.

Her bir köşede asılı kalmış zaman

biz de o zamanlara takılı kaldık

Zor oldu.

Müzeden çıkıp  insan kalabalığına

karışmak 

16 Nisan 2016 Cumartesi

İstanbul Hanları

"yıllar öncesi"

 diye yazmaya başlamayacağıma söz vermiştim.Kendi kendime amaa

yıllar önceymiş işte.

2010 da da yazmışım hanlar yazımı.                                                                                                                                                                                                

         Yine gittim İstanbul un hanlarını görmeye .Yine Fest ile

Aynıydı her yer.Yıkık dökük.Kimsesiz.Yaşanmış yaşanmış yorulmuş duvarlar.Hoyratça kullanılmış

Hala ayaktalar.İnatla duruyorlar.Her bir köşeden eskilerden birileri çıkıverecek gibi.

myıllar geçse de ben yine gideceğim han gezilerine.

2 Nisan 2016 Cumartesi

ESKİŞEHİR:YAZILI KAYA



Yol yine düştü bir yerlere.Gide gide.Eskişehir 

Yazılı kaya ya.Hani kahverengi tabelalar 

heyecanlandırır ya insanı. 

İşte onlardan biri daha.

 YAZILI KAYA(MİDAS ANITI).

Eskişehir ilinin Battalgazi ilçesinde.Vadinin 

ortasında çevreleri doğal kale gibi taşlarla 

kaplı,güveli yaşanılan bir antik kent kalıntısı. Mart ayının son haftası, baharın başlangıcı olmasına 

rağmen kar vardı yerlerde .

     Yüz yıllar önce Hititler yaşamış.Ardından Trakya dan göç edip gelen Frigler.Vadinin en yüksek 

tepesine tapınaklar yapmışlar .Ana tanrıçaları Kybele ye tapınmak için.Kim bilir neler 

dilediler.Ürünlerinin bereketi  ,hastalıklarına şifa ,savaşan askerlere başarı,mutluluk ,sağlık…
      
     Şehirdeki yaşamları ise Eskişehir Arkeoloji müzesinde .Kullandıkları taşlar,toprak ve cam 

kaplar,süs eşyaları,mezarları.


 Şimdi yazılı kaya  karlar altında yalnızlığını ve sessizliğini yaşıyor.