24 Kasım 2012 Cumartesi

GEÇKALMIŞ YAZI II


 Koşturmalı bir haftadan  sonra rahat bir nefes aldım.Yazabiliyorum sonunda .

Geç kalmamalı .Aklına gelen delisi olmalı.Ki yakalayabilesin akıp giden hayatını.Bizde öyle yapıp Beypazarı nı geride bırakıp bayram tatilinin ikinci yarısını Alanya da geçirmek üzere düştük  yollara.Yol boyu akıp giden ağaçlar,boş tarlalar,otlaklarda gezinen sürüler.Böyle seyrine doyum olmaz yollardan sonra geldik Gordion a.Kümülüs içinde kıral Midas ın mezarını ziyarete.

Yolunuz buralardan geçerse Firig kıralı Midas ın mezarını görmeden geçmeyin.Antik çağlardan kalan bu mezar akıllara durgunluk verecek derecede. Mezar yapımında kullanılan ağaçlar çürümeden kalmış.MÖ 695 den beri.Mezardan çıkarılanlar ise  Ankara da müzede imiş.Onları da görmeli bir ara.
Birde Bu güzel ülkenin  antik kentleri den ,tanrılar dan başka ;dervişleri ,türbeleri ,ermişleri evliyaları yatırları var.Gezmekle bitmez ama yinede
Ver elini Konya.Mevlana .


















































22 Kasım 2012 Perşembe

GEÇ KALMIŞ YAZI I


BEYPAZARI GEZİ YAZISI:


Gezme işlerine yaş erkenken uzaklardan başlamalı dedim ama

Hala yakınlardayım

Geçmiş kurban bayramını hem aile ziyareti hemde görüleçek yerlerin arasındaki Beypazarında geçirdim.

Sevgili Belma nın ailesi ile birlikte.Çoluk çocuk kalabalık.Kalabalıkla yenen yemeklerin keyfi,eski bayramlardan kalan çoşku ile.
Nerede o eski bayramlar diyeceğim:

Yorucu yoğun çalışmalardan sonra bayramlar soluk almak için tatil oldular.Eskiden öyle miydi…nerede o eski bayramlar diyeceğim.Bunu da dediğime göre yarım asırlık yol aldığım anlaşılacak hayatta.Gerçek şu ki annemi ördüğü,komşumuz terziye diktirdiği giysilerdi bayramlıklarımız.Yeni alınmış ayakkabılarımız vardı.Kocaman evler de bayram temizliği yapılır.Baklavalar ve diğer yemekler hazırlanırdı.Gelen olur,bizim de gittiğimiz bayram ziyaretleri olurdu.Kiminden harçlık alırdık, kiminden de mendil.Şimdi ise bunlar olmuyor.Bayramlık almıyorum.Gelen olmuyor.Telefonlardan yada face- book dan atılan bayram tebrikleri ile bayram yaşıyoruz.
Eski bayramları eskide bırakalım.Gelelim eskisi korunmuş Beypazarına..

Beypazarı ;antik çağlardan beri yaşanır yermiş.İyi korunmuş.Yakın tarihle ilgili objeler güzel korunmuş ve sergilenmekte.Müzeleri,evleri gezerken geçmişteki günlerin yaşanmışlıklarına takılıp kalıyorsun.Tatlı bir gülümsemeyle ara sokaklardan huzur içinde yürüyorsun.

Emeği geçenlere teşekkür etmek kalıyor Beypazarını gezenlere. Dönüp de eve geldiğinde  beypazarı tarhanasını,ev makarnasını yerken  anne şevkatini de hatırlıyorsun.

Böyle güzel bir güzel BEYPAZARI gezisinden  sonra Antalya ya sevgili GÜl ün doğum günün kutlamaya gittik. .Beypazarı Antalya arası nereler nereler vardı..Beni hayretlere düşüren .
Kıral Midasın mezarı örneğin.Yollarda memlekete hayran oldum bir kez daha.

Uzun bayram tatilini ikinci yarısı da geç kalan yazını ikincisinde.
 






20 Ekim 2012 Cumartesi

AMASYA


Çorumun ovasından ,antik kentlerinden  sonra yakın tarihte yaşanmışlıkların bol olduğu  Amasya ya ulaştık.Her ne kadar Hititler buralara gelse de Amasya Selçuklu ların,Moğolların,Osmanlıların ,Şehzadelerin  yaşadığı şehir olmuş.Bir yanı kayalar  bir yanını  yeşil ırmak .. 
       Camilerin medreselerin,müzelerin bol olduğu şehir Amasya.Hepsini gezebildim neyse ki.Şehzadeler müzesini gezerken içim burkulmadı değil. Şehzadeler  yeşil  ırmağın pırıl pırıl(şimdilerde olmadığı gibi) sularına bakıp  saltanat günlerinin  hayalini kurmuş olmalı.
        Sevgili bilgisayar:Adım adım Amasya yı yazsam kitap bölümü olur.Bu bloğa sığmaz.Kimsede okumaz.Onun için özete devam...
       HER NEYSE
     Bir de  Ferhat ile Şirin var güzel Amasya da. Hüzünlü bir aşk öyküsü.








Amasya ; asıl önemi büyük önderimiz MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ün  kurtuluş savaşı başlangıcında Samsun dan sonra uğradığı şehir.Milli mücadelenin başlangıç yerlerinden biri. Ülkenin kurtuluşu için Amasya lılarla gönül birliği yapması..Onlar olmasaydı bu güzel ülkede böyle yaşayamazdık !(Ülkelerin işgal yöntemleri de değişti ya.)Tarihi tarihçilere ,siyaseti siyasetçilere bırakıp Amasya Milli Mücadele  müzesinden çıktım.Gözlerim dolu olarak








Bir gezi  daha bitti dedim kendime.Ankara -İstanbul  otabanına geldiğimde.Otomobiler,otobüsler, tırlar arasından  geçerken.


6 Ekim 2012 Cumartesi

Çorum -hititler-


Sevgili bilgisayar.Kış geliyor.Sonunda yazın rehavetinden kurtulup  kışın çalışkan havasına büründük.Ve bende yazılarıma başladım.Gezdiğim gördüğüm yaptığım şeyleri sonunda paylaşıyorum.
Çoruma gittim.
Sonunda da çok merak ettiğim Hattuşaş,Alacahöyük,Şapinuva yani Hititlerin yaşadığı yerleri gördüm.


Böyle antik kent harabeleri beni her zaman hüzünlendirir.Sanki taşların arasından eski zaman insanları çıkıverecek gibi.Yaşanmışlıkları,üzerinden geçen zaman .Oradalar ve orada kalacaklar.Harabelerden çıkarılan müzelerde sergilenen buluntularda ayrı tutku.Saatlerce  seyredesim gelir .
Alacahöyük.Hattuşa.  Şapinuva: Milattan önceki tarihlerde yaşamış ve yaşadıklarını kil tabletlere  yazarak belgelemiş Hititlerin şehirleri.Tapınakları,sarayları,meydanları.Hele Şapinuvada yeni gün yüzüne çıkarılmış şehrin Pazar yeri.Toprak kapları .






Ben Hititleri ve kalıntıları bırakıp eve döndüm.Onlarsa hala orada lar.Orada kalacaklar.Ne mutlu onlara.Bir dikili taşları var anılacak.


Ne demeli;bir dikili taşın olsun dünyada.Ölüp gittikten sonra anılacak….



16 Eylül 2012 Pazar

NİLÜFER


      Ilık  bir İstanbul eylülü.Sonunda hevesle beklediğim konsere gidiyorum.Yorgunum.İstanbul olmadığı kadar kalabalık.Trafik olmadığı kadar yoğun.Üzülüyorum.Çağ başlatan bu güzel kent ne halde.Bu güzel ülkenin başka şehirleri de var.İstanbul u bu denli pompalamanın anlamı var mı.Yeri delindi.Göğü delindi.Boğazı gemi yorgunu .İntikamı kötü olacak sonra. …Benden söylemesi. (Burda yaşıyorum diye söylemiyorum.Ben zaten memlekete geri döneceğim.Katledilen şehir olmasın.İsteğim bu) .
    Konser alanı. Her yer dolu. Işıklar karardı.Ses kesildi.Alkış sesleriyle  sevgili NİLÜFER şarkı söylemeye başladı.Ekrana yansıyan yüzü biraz yorgun,eskisi gibi değil.Saçları kısacık.Her zamanki uzun dalgalı saçlar yok…..
       Ansızın gözlerimden yaşlar akmaya başladı….Ama sesi yinede mükemmel ve olağan üstüydü.
Anı yaşamak gerek ,diyerek soluksuz keyifle dinledim NİLÜFERİ.

Oda dedi ki şarkısında;Sil baştan başlamak gerek bazen,her şeyi sıfırlamak ,sil baştan başlamak gerek bazen her şeyi unutmak. 

4 Eylül 2012 Salı

of of of of

Şu üç kuruşluk dünyanın
    neyini paylaşamadık
            kardeşler.....


İşte böyle ters oluyor dengem.
            Aslında biliyorum ,anlıyorum da
                  Bu oyunlar canımı çoook sıkıyor.
 Bir şey yapamıyorum.Acıları yüreğimde duyup oturuyorum.
         Halbuki ;
                                           Eylül başlamıştı.Ne güzel.Serinlik vardı her yanda.
Güneşle beraber.Yaz yorgunu yapraklar solup dökülecekler birer birer.Ne güzel yaşayacaktık eylülü
Hep beraber.

Bir mezar ziyaretini hatırladım.Yıllar önce gittiğim.Şehit askerin mezarında bayrak.
Yanında annesinin kabri.
Kanserden öldü dediler.Oğlu şehit olduktan  sonra.
of of of

Dayanılacak gibi değil bu keder...

11 Ağustos 2012 Cumartesi

PATLICANLI BULGUR PİLAVI



Sevgili bilgisayar.Aslında uzun  uzun  yemek tarifi yazacaktım.Şu kadar soğan bu kadar yağ vs. Diye.Ama işte bu yazı çıktı ortaya.Kendiliğinden .
. Patlıcanlı bulgur pilavı:Sonra da dedim  ki ne olacak işte soğanı,yeşil biberi kavuracaksın.Ardından patlıcanların acısı çıksın diye tuzlu suda bekletip küp  küp  doğranmış şekilde kavrulan biber soğan karışımına ekleyeceksin.Onlar kuşane tencerede beraberliklerini yaşarken ,sen ısıtıcının düğmesine basıp (Kaynamış Su için)ıslattığın bulgurları yıkayıp tenceredekileri de arada sırada karıştıracaksın.Ki uyum sağlansın.Patlıcanlar hafif yumuşayınca ince  ince doğranmış domateslerle  salça ekleyip keyifle seyir edeceksin.(Filmi değil.Kaynayan yemeği)
Yemek yapmadaki deneyimin sana yol gösterecek.Bulguru ekleme zamanı için.Sıcak  suyu da koyunca buharında iştahın kabaracak . Tuz,karabiber yada damak zevkine göre baharatlar ekleyip bir iki kaynama sonrası altını kısacaksın.Annem bunu “bir iki tıkırdadıktan  sonra ”diye tarif ederdi.
Patlıcanlı bulgur pilavı olurken bir yandan tezgahı temizleyeceksin,bir yandan ayran hazırlayacaksın,bir yandan da masayı.O işler bitene bitene kadar pilav da pişmiş olur zaten.Sonra bağıracaksın:Bir iki kez:Yemek hazır….
           Aslında aklımdaki deniz kenarlarındaki gezinti,okunacak kitaplar,yazılacak yazılar,işlenecek nakışlar..
Boş olan hafta sonları hiç bitmeyecek gibi geliyor.Hep bunları düşünüyorum.
Birde pazartesileri bu düşten uyanmasam.