20 Ekim 2012 Cumartesi

AMASYA


Çorumun ovasından ,antik kentlerinden  sonra yakın tarihte yaşanmışlıkların bol olduğu  Amasya ya ulaştık.Her ne kadar Hititler buralara gelse de Amasya Selçuklu ların,Moğolların,Osmanlıların ,Şehzadelerin  yaşadığı şehir olmuş.Bir yanı kayalar  bir yanını  yeşil ırmak .. 
       Camilerin medreselerin,müzelerin bol olduğu şehir Amasya.Hepsini gezebildim neyse ki.Şehzadeler müzesini gezerken içim burkulmadı değil. Şehzadeler  yeşil  ırmağın pırıl pırıl(şimdilerde olmadığı gibi) sularına bakıp  saltanat günlerinin  hayalini kurmuş olmalı.
        Sevgili bilgisayar:Adım adım Amasya yı yazsam kitap bölümü olur.Bu bloğa sığmaz.Kimsede okumaz.Onun için özete devam...
       HER NEYSE
     Bir de  Ferhat ile Şirin var güzel Amasya da. Hüzünlü bir aşk öyküsü.








Amasya ; asıl önemi büyük önderimiz MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ün  kurtuluş savaşı başlangıcında Samsun dan sonra uğradığı şehir.Milli mücadelenin başlangıç yerlerinden biri. Ülkenin kurtuluşu için Amasya lılarla gönül birliği yapması..Onlar olmasaydı bu güzel ülkede böyle yaşayamazdık !(Ülkelerin işgal yöntemleri de değişti ya.)Tarihi tarihçilere ,siyaseti siyasetçilere bırakıp Amasya Milli Mücadele  müzesinden çıktım.Gözlerim dolu olarak








Bir gezi  daha bitti dedim kendime.Ankara -İstanbul  otabanına geldiğimde.Otomobiler,otobüsler, tırlar arasından  geçerken.


6 Ekim 2012 Cumartesi

Çorum -hititler-


Sevgili bilgisayar.Kış geliyor.Sonunda yazın rehavetinden kurtulup  kışın çalışkan havasına büründük.Ve bende yazılarıma başladım.Gezdiğim gördüğüm yaptığım şeyleri sonunda paylaşıyorum.
Çoruma gittim.
Sonunda da çok merak ettiğim Hattuşaş,Alacahöyük,Şapinuva yani Hititlerin yaşadığı yerleri gördüm.


Böyle antik kent harabeleri beni her zaman hüzünlendirir.Sanki taşların arasından eski zaman insanları çıkıverecek gibi.Yaşanmışlıkları,üzerinden geçen zaman .Oradalar ve orada kalacaklar.Harabelerden çıkarılan müzelerde sergilenen buluntularda ayrı tutku.Saatlerce  seyredesim gelir .
Alacahöyük.Hattuşa.  Şapinuva: Milattan önceki tarihlerde yaşamış ve yaşadıklarını kil tabletlere  yazarak belgelemiş Hititlerin şehirleri.Tapınakları,sarayları,meydanları.Hele Şapinuvada yeni gün yüzüne çıkarılmış şehrin Pazar yeri.Toprak kapları .






Ben Hititleri ve kalıntıları bırakıp eve döndüm.Onlarsa hala orada lar.Orada kalacaklar.Ne mutlu onlara.Bir dikili taşları var anılacak.


Ne demeli;bir dikili taşın olsun dünyada.Ölüp gittikten sonra anılacak….



16 Eylül 2012 Pazar

NİLÜFER


      Ilık  bir İstanbul eylülü.Sonunda hevesle beklediğim konsere gidiyorum.Yorgunum.İstanbul olmadığı kadar kalabalık.Trafik olmadığı kadar yoğun.Üzülüyorum.Çağ başlatan bu güzel kent ne halde.Bu güzel ülkenin başka şehirleri de var.İstanbul u bu denli pompalamanın anlamı var mı.Yeri delindi.Göğü delindi.Boğazı gemi yorgunu .İntikamı kötü olacak sonra. …Benden söylemesi. (Burda yaşıyorum diye söylemiyorum.Ben zaten memlekete geri döneceğim.Katledilen şehir olmasın.İsteğim bu) .
    Konser alanı. Her yer dolu. Işıklar karardı.Ses kesildi.Alkış sesleriyle  sevgili NİLÜFER şarkı söylemeye başladı.Ekrana yansıyan yüzü biraz yorgun,eskisi gibi değil.Saçları kısacık.Her zamanki uzun dalgalı saçlar yok…..
       Ansızın gözlerimden yaşlar akmaya başladı….Ama sesi yinede mükemmel ve olağan üstüydü.
Anı yaşamak gerek ,diyerek soluksuz keyifle dinledim NİLÜFERİ.

Oda dedi ki şarkısında;Sil baştan başlamak gerek bazen,her şeyi sıfırlamak ,sil baştan başlamak gerek bazen her şeyi unutmak. 

4 Eylül 2012 Salı

of of of of

Şu üç kuruşluk dünyanın
    neyini paylaşamadık
            kardeşler.....


İşte böyle ters oluyor dengem.
            Aslında biliyorum ,anlıyorum da
                  Bu oyunlar canımı çoook sıkıyor.
 Bir şey yapamıyorum.Acıları yüreğimde duyup oturuyorum.
         Halbuki ;
                                           Eylül başlamıştı.Ne güzel.Serinlik vardı her yanda.
Güneşle beraber.Yaz yorgunu yapraklar solup dökülecekler birer birer.Ne güzel yaşayacaktık eylülü
Hep beraber.

Bir mezar ziyaretini hatırladım.Yıllar önce gittiğim.Şehit askerin mezarında bayrak.
Yanında annesinin kabri.
Kanserden öldü dediler.Oğlu şehit olduktan  sonra.
of of of

Dayanılacak gibi değil bu keder...

11 Ağustos 2012 Cumartesi

PATLICANLI BULGUR PİLAVI



Sevgili bilgisayar.Aslında uzun  uzun  yemek tarifi yazacaktım.Şu kadar soğan bu kadar yağ vs. Diye.Ama işte bu yazı çıktı ortaya.Kendiliğinden .
. Patlıcanlı bulgur pilavı:Sonra da dedim  ki ne olacak işte soğanı,yeşil biberi kavuracaksın.Ardından patlıcanların acısı çıksın diye tuzlu suda bekletip küp  küp  doğranmış şekilde kavrulan biber soğan karışımına ekleyeceksin.Onlar kuşane tencerede beraberliklerini yaşarken ,sen ısıtıcının düğmesine basıp (Kaynamış Su için)ıslattığın bulgurları yıkayıp tenceredekileri de arada sırada karıştıracaksın.Ki uyum sağlansın.Patlıcanlar hafif yumuşayınca ince  ince doğranmış domateslerle  salça ekleyip keyifle seyir edeceksin.(Filmi değil.Kaynayan yemeği)
Yemek yapmadaki deneyimin sana yol gösterecek.Bulguru ekleme zamanı için.Sıcak  suyu da koyunca buharında iştahın kabaracak . Tuz,karabiber yada damak zevkine göre baharatlar ekleyip bir iki kaynama sonrası altını kısacaksın.Annem bunu “bir iki tıkırdadıktan  sonra ”diye tarif ederdi.
Patlıcanlı bulgur pilavı olurken bir yandan tezgahı temizleyeceksin,bir yandan ayran hazırlayacaksın,bir yandan da masayı.O işler bitene bitene kadar pilav da pişmiş olur zaten.Sonra bağıracaksın:Bir iki kez:Yemek hazır….
           Aslında aklımdaki deniz kenarlarındaki gezinti,okunacak kitaplar,yazılacak yazılar,işlenecek nakışlar..
Boş olan hafta sonları hiç bitmeyecek gibi geliyor.Hep bunları düşünüyorum.
Birde pazartesileri bu düşten uyanmasam.

13 Temmuz 2012 Cuma

YENİ BİR TATİL


Yeni bir tatil yada izinli günler başlayacak

Biraz mola aldık.Bir hafta on gün

Unutacağız mı acaba ....

Evden daha çok vakit geçirdiğimiz  işyerlerimizi.



Ya işte böyle sevgili bilgisayar.Yorgun kafa yorgun beden.Yazamıyorum.Havadan sudan laflar işte.
Tatilde dinlenip güzel şeyler yazarım umarım.Çok ara vermişim.Halbuki yazacak yemek tarifleri gezi notları bir yığın şey vardı kafamda ....nasıl yapmalı .
Yılların yorgunluğu yormadan dimağı..yazmalı ..yazmalı...




4 Mart 2012 Pazar

orda bir gün var uzakta

 Bir  pazar günün sıkıcı dakikalarının bitimine az kaldı.Çeşmelerden  de sular akmaz oldu.Memleketi özledim.
Yabancılaşmaya mı başladım? Göremez ,bilemez ,düşünemez oldum.
Bir zamanlar bahçesinde çocukların oynadığı okul bahçesi.Yeni alfabeyi ögrendikleri sıralar.Umutları Yarınları
güzel günler bekliyorlardı.Hep ileriye,geleceğe bakarlardı

Nerede kaldı benim güzel memleketim.Benim güzel memleketimin güzel insanları.
Düşteyim.
Kim bu insanlar tanıyamadığım.
Beni bilmeyen,benim bilmediğim.
 Bende güzel günler için geleceğe güzel bakmak istiyorum

Mart ayının bir pazar günü de bitmek üzere..Gönlüm kaygılı ,buruk.Özlemim büyük daha büyük...