8 Nisan 2011 Cuma

BUGÜN CUMA

Yeni bir cuma geldi.Ne eskiler gibi ,ne de gelecek cumalar gibi.Buda ayrı bir cuma işte.
Kimileri için hafta sonu .İki gün dinlenme.
^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^

Şöyle alıp başımı çıksam sokaklara,Dağ tepe bayır yürüsem.Gezsem.Derin derin solusam havayı.
Bıkana kadar seyretsem sonsuz maviliği gökyüzünde.Deniz kenerında durup sonsuzluğun tadını çıkarsam dalgaların ritminde.
^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^
Huzur dolu akşamüzerleri olsa.Çay la beraber kek yediğim.Birde klasikler olsa okuduğum.Tabiki birde müzik...Anılarımıda yazmaya başlarım .Paylaşayım diye
^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^
Tasedüflermi belirler geleceğimizi yoksa bilemediğimiz kadermi?
Ya da kader kendi elimizdemi.İstediğimiz gibi şekillendireceğimiz.
^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^
Bir gerçek varki demiyelim.Gerçeklerin ardı gelmez.
^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^
En fenası da şimdilerde.Fukuşima yanar dağı.Yani santral.Sürekli sızıntısı olan.

4 Nisan 2011 Pazartesi

BEŞİKTAŞ KIZ LİSESİ

Eski adı buydu...
Ben sevgili babamın mesleği gereği okul hayatım boyunca epeyce yer değiştirdim.
Ankara dan sonra İstanbul
Dönem ortasında geldiğim bu güzel lisede birbuçuk yıl geçirdim.
Birhayli de sıkıntı.Derslere uyum,arkadaşlara uyum derken ...Yıllar sonra okulda mezunlarla görüştük.
Meğer zaman ne de çoook geçmiş.Herbirimizde de izler bırakarak.
Ama deniz gene aynı.Değişmemiş....
Güzelim boğaz da
Bir de okulun merdivenleri....

31 Mart 2011 Perşembe

BAHAR GELDİ!

Bak, işte koruya bahar geldi.
Şu koşuşturmalı,savaşların hala sürdüğü
cinayetlerin işlendiği, yalan  dünyada içimiz azda olsa huzur doldu.



Geçmişi bugünü ve yarınıyla korudaki ağaçlar hep aynı döngüdeler.Kışın kuruyup dökülen yapraklar,baharda çiçek açan dallar.Yazında sararıp solan otlar.


Yaşam içgüdüsü her bir yanda sarıp sarmalıyor insanı.Herşey hep kötüye gidiyor gibi gelse de iyimserlik rüzgarları  yüreklerde gene de esiyor.


Bak işte koruya ,baharda geldi.Havadan sudan çiçekden böcekten söz etmek en güzeli.Bu güzelim bahar aylarında iyimserlikle dolduralım yüreklerimizi.Karamsarlık bize ne getirir ki?

Bak bloglarda açıldı.Japonlar radyasyon yayan santralin üzerini de örteceklermiş!


Şu erik ağacının bembeyaz çiçeği nasılda güzel.Bu da içimize bir damlada olsa su serpmiyorsa ne yapalım şimdi?

23 Mart 2011 Çarşamba

oh be

Günlerin akışı altında,neler olduğunu farkına varmadan martın 23 üne gelmişiz.Yaaa
Bir de baktım ki bloglar açılmış.
Yani artık yazabilirim.

OH BE

25 Şubat 2011 Cuma

ANA KUCAĞI

 Ege de  günbatımında kızımla oğlum
Bir gün arkadaşımdan  mail aldım.VE hayatım değişti! Demeyeceğim….


Çocuklarla ilgili bir şeyler yazarmısın dedi.Nasıl yani dedim …

Seve seve. Onlardan söz ederken başka boyuta olurum.Kendimden geçerim.Herkes gibi ben de çocuklarımı çook severim.Onlar ki benim hayata açılan pencerelerim.Herşeyim

Ve başladım yazmaya.Bir gecede bitti.Sonra düzeltmeleri falan .Günleeer geçti..

Bir cumartesi günü(5 mayıs 2010)ertesi gün de anneler günüydü.

Zil çaldı.Kim o dedim

Kargo …Herhalde bizimkilerin anneler günü süprizi  diye de heyecanlandım. doğrusu.

Gelen kargoyu heyecanla  açtım.Bir kitaptı!

“ANA KUCAĞI”

ANNELERİN KALEMİNDEN

ECE GÖKYAR

Coşkuyla karışık sevinç,merakla karışık heyecan duydum.Bir solukta da bitirdim.Ama önce 170.sayfayı okudum.(benim yazdıklarım )

işte böyle güzel bir anneler günü anısı...

Yarın, bu güzel yağmurlu günde sevgili Ecenin imza gününe gideceğim.(Urbanitas Kitap evi.Gümüşsuyu)

Biri kızıma diğeri oğluma, kitaplarını imzalatacağım.

Sağ ol ECE.

20 Şubat 2011 Pazar

KIŞ-SEBZE ÇORBASI

Bugün Pazar.Yağmurlu sisli soğuk bir İstanbul pazarı.Sıkıcı,bunaltıcı....


Her yerde olumsuzluklar,kötü haberler …..

Yaşama sevincinin dibe vurduğu anlar....

Ne yapmalı derken .....

Yağmur,çamur,soğuk demeden koruya vurdum kendimi.Yürüdüm...

“ne olacak bu dünyanın halı” çıkmazından az da olsa kurtulup huzuru buldum.

Emekli olup köşeye çekilip kitaplara dalmak var ama.Ona da çok var.....

İşte böyle  kaygılar  içindeyken ,açıkmaya başlayan ev halkı asıl görevimi hatırlattı.

Yemek yapmak.

Ben de daldım mutfağa:
Bir adet havuç,yarım kereviz ,yarım patates rendeledim.Havucun turuncusuna ,patatesin sarısına , kerevizin kokusuna hayran kalarak

Onları sıvı yağla hafif kavurdum.Üzerine az taze zencefil rendeledim.Onun kokusu da  inanılmazdı.

Soğuk su ilavesi ile sebzelerin diriliğini yitirmeden kaynattım.

Onlar kaynarken 2 kasık unu kavurdum.Yakmadan!

Kavrulmuş unu soğuk su ile karıştırdım.

Kaynamakta olan rendelenmiş sebzelerin içine ilave ettim.

Yani : haşlanmakta olan rengarenk sebzeler, kavrulmuş unla karışınca kıvamlı bir çorba oldu.

Tuz,karabiber ,kırmızı biber ve toz zerdeçal koydum(bir tutam)

Çorba kendi ritmini tutturup kaynarken diğer yemekleri hazırladım.

Bir de baktım ki hava kararmış. Ve  pazar gününün sonuna az kalmış….

"Resim:Eski gezilerden bir hatıra"