1 Şubat 2014 Cumartesi

BOLU


                   Günlerden bir gün Bolu ya düştü yolumuz.Kar yağmış,hava soğuk ve nemli olduğundan günler öncesi yağan kar erimemiş.Şehir kirli.Bir yanda inşaat artıkları,bir yanda yol yapımları,bir yanda yarı erimiş kar çamurları.Meydanda KÖROĞLUNUN  heykeli.Bolu beyi nerelerde kimbilir.
Gözünü sevdiğim bu coğrafya ya hayran kalmak elde değil doğrusu.Köroğlu dağları,termal suyu,gölleri, taa roma devrinden kalma hazineleri.Gelde hayran kalma bu coğrafyaya.
                  İzzet Baysal üniversitesi ayrı bir can katmış Bolu ya.Genceçik öğrenciler yeni bir çan katıyor ortama.
Her yerde gözleme başka da Bolu da gözleme daha başka.Yoğurtlu istersen sarımsaklısı.Katmeri de bir başka.
Bir de lokmaların boğazda dizildiği an olmasa.Ki oda oturduğumuz lokantanın az ilerisinde çöpleri karıştıran kadın.
İşte bu çelişki .Tıpkı her uçan kuşun yüzemediği gibi.Tıpkı kimi ülkelerde savaş yokken kimilerinde isan kanının su gibi akması gibi.Daha neler neler de

                      Ne yaman çelişki bir türlü çözülmeyen                       


31 Ocak 2014 Cuma

BU NASIL DÜNYA


21.yy dayız.Yani  milattan sonra;20 tane yüz yılı geride 

bırakmışız.Bir o kadarda milattan öncesi var.Epeyce yıl eder 

sana.İnsanlık ne alemde diyeceğim.Bu kadar yüz yıl 

yaşamış.Doğruya güzele kaç adım atılmış?
   
  Hala insanlar öfkelerine yenik düşüp en ilkel tepki :Öldürmeyi 

düşünüyor ve öldürüyorsa  ilk insanlar gibi.Nerede gelişmişlik, 

uygarlık.
         
        Gazetede gördüm. Daha çocuk.Annesini  “seven adam” 

vuruyor.Babasını  hapishanede ziyarete  gidiyor diye.Bunun neresi 

sevgi?Bu nasıl kıskançlık?
  
  Bir başka  ise . Yol verme yüzünden . “kadın sürücünün kullandığı araba yol kesiyor.  Yanındaki yaşlı adam 

çıkıyor. Tabanca ile ateş ediyor. Hiç bir şey olmamış gibi yollarına devam ediyorlar”

Bunlar beni en çok etkileyenlerde bir kaçı. Olan biteni  benim   kafam  açıklayamıyor. Yüreğim daralıyor. 

İnsanlığımdan utanıyorum.

           Konuyu sosyal,ekonomik,psikolojik boyutlarda düşünmek gerek.Üniversitelerde tez konusu 

oluyordur  herhalde!!!!


                           
                              Bu kadar zor mu eğitimli ,uygar birey yetiştirmek?       

                              Bu nasıl dünya böyle......        

26 Ocak 2014 Pazar

Doğum Günü Sonrası



                                           Yazmaya ne gerek var.Çiçekler ne de güzel.Papatyalar güzel yaşanmış yılları,kasımpatılar güzel yaşanacak yılları çağrıştırıyor.


                                                                                ya da bana öyle geliyor.


25 Ocak 2014 Cumartesi

DOĞUM GÜNÜ

bugün benim doğum günüm



daha yolun başında gibiyim.


yapılacak ne çok iş var;

gezilecek ne de çok yer.

okunacak yığınla kitap.


yazılacak,söylenecek ne de çok duygu var.Tek dileğim   bol bol zaman .........



17 Ocak 2014 Cuma

İşte günler hızlıca geçmeye başladı yine.Yeni kitaplar yolda.
Mektup okumaya heveslendim.Bu aralar.
Leyla Erbil e yazılanlar...


Leyla Erbil in yazdıkları...

Okuyorum.Neler olacak bakalım.









Gene dağ bayır,kır gezme .  Bu aralar gene nüks etti.Ne yapacağız bilmem.

Gönül kuşları uçtu gitti uzaklara.Kitapların sayfaları arasında kayboldu. 
Bir şiir düştü akla.Ama kısa;
Rüzgar esti bir akşam vakti.
Saçlarıma doğru
Yaşadığımı hatırlatan...


"Geniş bir nefes aldı diyaframdan.Etrafını saran ağaçlar arasında.Tuttu nefesini.Temiz hava doldurdu tüm ciğerlerini.Derin denizlerde daldığı gibi.Yaşamın keyfini solukladı.Bir iki kez tekrarladı.Gözlerini kapadı.Yüklenmişti bir kez damarlarına yaşam sevinci.Aldı götürdü dört bir yana.Işın ışın saçtı.
Ağaç dallarına düşen yağmur damlaları yeşil renk aldı.Rüzgar esmeyi bıraktı.Tek ses yağmura kaldı.Düştüğü  yerde çınladı"



11 Ocak 2014 Cumartesi

NAMIK KEMAL


Hıfzı Topuzun emeklik yıllarında yazdığı yada yayınladığı  tarihi 

romanlardan bir diğeri.Bu da diğerleri gibi keyifle okunuyor.Tarih 

kahramanlar  yeniden canlanıyor.

Duygu yükü,çıkarımları,öğretileri diğer kitapları gibi.Yorulmadan 

sıkılmadan okunuyor.

Hıfzı topuzu hiç okumadıysanız  Meyyale si ile başlayın 

Haydi  bakalım...


9 Ocak 2014 Perşembe

ANNE SALEBİ


Soğuk ama karsız kış gününden haberler:Gazeteler barajların su seviyesinin azaldığı söyleniyor.Kuraklık kapıdaymış!

Umut kar sularında..

Sıcak salep :Her ne kadar hazırları kolaycacık yapılsa da evde  olmadığında yada ev yapımı sıcak içecek canınız çekince .Aslında adı salep değil.PELTE (kimileri de su muhallebisi diyor.Ben ise anne salebi)

Cezveye bir fincan su koyun,bir kaşık da şeker.Su kaynarken  yarım fincan suda bir kaşık nişastayı eritin.
kaynamaya yeni başlamış şekerli suya azar azar ekleyin.Karıştırarak kaynatın.Oldu size anne salebi.
Tarçın dökmeyi unutmayın.

Sonrada Hızı Topuz un kitabını okuyun.Ben öyle yapıyorum.Namık Kemal i anlatıyor.