Bak, işte koruya bahar geldi.
Şu koşuşturmalı,savaşların hala sürdüğü
cinayetlerin işlendiği, yalan dünyada içimiz azda olsa huzur doldu.
Geçmişi bugünü ve yarınıyla korudaki ağaçlar hep aynı döngüdeler.Kışın kuruyup dökülen yapraklar,baharda çiçek açan dallar.Yazında sararıp solan otlar.
Yaşam içgüdüsü her bir yanda sarıp sarmalıyor insanı.Herşey hep kötüye gidiyor gibi gelse de iyimserlik rüzgarları yüreklerde gene de esiyor.
Bak işte koruya ,baharda geldi.Havadan sudan çiçekden böcekten söz etmek en güzeli.Bu güzelim bahar aylarında iyimserlikle dolduralım yüreklerimizi.Karamsarlık bize ne getirir ki?
Bak bloglarda açıldı.Japonlar radyasyon yayan santralin üzerini de örteceklermiş!
Şu erik ağacının bembeyaz çiçeği nasılda güzel.Bu da içimize bir damlada olsa su serpmiyorsa ne yapalım şimdi?
PAYLAŞMAK:Düşündüklerimi.Yazdıklarımı.Duygularımı. gezdiğim yerleri.Resimleri.Yaptığım yemekleri. Yani kısaca herşeyi.
31 Mart 2011 Perşembe
23 Mart 2011 Çarşamba
oh be
Günlerin akışı altında,neler olduğunu farkına varmadan martın 23 üne gelmişiz.Yaaa
Bir de baktım ki bloglar açılmış.
Yani artık yazabilirim.
OH BE
Bir de baktım ki bloglar açılmış.
Yani artık yazabilirim.
OH BE
3 Mart 2011 Perşembe
25 Şubat 2011 Cuma
ANA KUCAĞI
Ege de günbatımında kızımla oğlum
Bir gün arkadaşımdan mail aldım.VE hayatım değişti! Demeyeceğim….
Çocuklarla ilgili bir şeyler yazarmısın dedi.Nasıl yani dedim …
Seve seve. Onlardan söz ederken başka boyuta olurum.Kendimden geçerim.Herkes gibi ben de çocuklarımı çook severim.Onlar ki benim hayata açılan pencerelerim.Herşeyim
Ve başladım yazmaya.Bir gecede bitti.Sonra düzeltmeleri falan .Günleeer geçti..
Bir cumartesi günü(5 mayıs 2010)ertesi gün de anneler günüydü.
Zil çaldı.Kim o dedim
Kargo …Herhalde bizimkilerin anneler günü süprizi diye de heyecanlandım. doğrusu.
Gelen kargoyu heyecanla açtım.Bir kitaptı!
“ANA KUCAĞI”
ANNELERİN KALEMİNDEN
ECE GÖKYAR
Coşkuyla karışık sevinç,merakla karışık heyecan duydum.Bir solukta da bitirdim.Ama önce 170.sayfayı okudum.(benim yazdıklarım )
işte böyle güzel bir anneler günü anısı...
Yarın, bu güzel yağmurlu günde sevgili Ecenin imza gününe gideceğim.(Urbanitas Kitap evi.Gümüşsuyu)
Biri kızıma diğeri oğluma, kitaplarını imzalatacağım.
Sağ ol ECE.
Bir gün arkadaşımdan mail aldım.VE hayatım değişti! Demeyeceğim….
Çocuklarla ilgili bir şeyler yazarmısın dedi.Nasıl yani dedim …
Seve seve. Onlardan söz ederken başka boyuta olurum.Kendimden geçerim.Herkes gibi ben de çocuklarımı çook severim.Onlar ki benim hayata açılan pencerelerim.Herşeyim
Ve başladım yazmaya.Bir gecede bitti.Sonra düzeltmeleri falan .Günleeer geçti..
Bir cumartesi günü(5 mayıs 2010)ertesi gün de anneler günüydü.
Zil çaldı.Kim o dedim
Kargo …Herhalde bizimkilerin anneler günü süprizi diye de heyecanlandım. doğrusu.
Gelen kargoyu heyecanla açtım.Bir kitaptı!
“ANA KUCAĞI”
ANNELERİN KALEMİNDEN
ECE GÖKYAR
Coşkuyla karışık sevinç,merakla karışık heyecan duydum.Bir solukta da bitirdim.Ama önce 170.sayfayı okudum.(benim yazdıklarım )
işte böyle güzel bir anneler günü anısı...
Yarın, bu güzel yağmurlu günde sevgili Ecenin imza gününe gideceğim.(Urbanitas Kitap evi.Gümüşsuyu)
Biri kızıma diğeri oğluma, kitaplarını imzalatacağım.
Sağ ol ECE.
20 Şubat 2011 Pazar
KIŞ-SEBZE ÇORBASI
Bugün Pazar.Yağmurlu sisli soğuk bir İstanbul pazarı.Sıkıcı,bunaltıcı....
Her yerde olumsuzluklar,kötü haberler …..
Yaşama sevincinin dibe vurduğu anlar....
Ne yapmalı derken .....
Yağmur,çamur,soğuk demeden koruya vurdum kendimi.Yürüdüm...
“ne olacak bu dünyanın halı” çıkmazından az da olsa kurtulup huzuru buldum.
Emekli olup köşeye çekilip kitaplara dalmak var ama.Ona da çok var.....
İşte böyle kaygılar içindeyken ,açıkmaya başlayan ev halkı asıl görevimi hatırlattı.
Yemek yapmak.
Ben de daldım mutfağa:
Bir adet havuç,yarım kereviz ,yarım patates rendeledim.Havucun turuncusuna ,patatesin sarısına , kerevizin kokusuna hayran kalarak
Onları sıvı yağla hafif kavurdum.Üzerine az taze zencefil rendeledim.Onun kokusu da inanılmazdı.
Soğuk su ilavesi ile sebzelerin diriliğini yitirmeden kaynattım.
Onlar kaynarken 2 kasık unu kavurdum.Yakmadan!
Kavrulmuş unu soğuk su ile karıştırdım.
Kaynamakta olan rendelenmiş sebzelerin içine ilave ettim.
Yani : haşlanmakta olan rengarenk sebzeler, kavrulmuş unla karışınca kıvamlı bir çorba oldu.
Tuz,karabiber ,kırmızı biber ve toz zerdeçal koydum(bir tutam)
Çorba kendi ritmini tutturup kaynarken diğer yemekleri hazırladım.
Bir de baktım ki hava kararmış. Ve pazar gününün sonuna az kalmış….
"Resim:Eski gezilerden bir hatıra"
Her yerde olumsuzluklar,kötü haberler …..
Yaşama sevincinin dibe vurduğu anlar....
Ne yapmalı derken .....
Yağmur,çamur,soğuk demeden koruya vurdum kendimi.Yürüdüm...
“ne olacak bu dünyanın halı” çıkmazından az da olsa kurtulup huzuru buldum.
Emekli olup köşeye çekilip kitaplara dalmak var ama.Ona da çok var.....
İşte böyle kaygılar içindeyken ,açıkmaya başlayan ev halkı asıl görevimi hatırlattı.
Yemek yapmak.
Ben de daldım mutfağa:
Bir adet havuç,yarım kereviz ,yarım patates rendeledim.Havucun turuncusuna ,patatesin sarısına , kerevizin kokusuna hayran kalarak
Onları sıvı yağla hafif kavurdum.Üzerine az taze zencefil rendeledim.Onun kokusu da inanılmazdı.
Soğuk su ilavesi ile sebzelerin diriliğini yitirmeden kaynattım.
Onlar kaynarken 2 kasık unu kavurdum.Yakmadan!
Kavrulmuş unu soğuk su ile karıştırdım.
Kaynamakta olan rendelenmiş sebzelerin içine ilave ettim.
Yani : haşlanmakta olan rengarenk sebzeler, kavrulmuş unla karışınca kıvamlı bir çorba oldu.
Tuz,karabiber ,kırmızı biber ve toz zerdeçal koydum(bir tutam)
Çorba kendi ritmini tutturup kaynarken diğer yemekleri hazırladım.
Bir de baktım ki hava kararmış. Ve pazar gününün sonuna az kalmış….
"Resim:Eski gezilerden bir hatıra"
13 Şubat 2011 Pazar
Hatay Gezisi
Dedemin dedesi eski zamanlarda uzaklara gitmiş.Niye gitmiş orasını bilmiyorum ama döndüğünde eve gelen ziyaretçiler sormuş
-Eeee anlat bakalım.Yediğin içtiğin senin olsun.Gördüklerini duyduklarını anlat .
Oda başlamış anlatmaya
-Hana vardık yağmur dindi……
Sevgili Evliya Çelebi 40 yıl gezip 10 cilt kitap yazmış.Bizim büyük büyük dede de bir satırlık lafla işi bitirmiş.
Ben de dört günlük Antakya gezimi ;yedim içtim kilo aldım geldim diyebilirim.
Ama Antakya özetle:Saman dağı,amik ovası,asi nehri,mozaik müzesi eski zamanlar,medeniyetler korosu .
Ve sonuç olarak künefe:peynirli sıcak kadayıf
Gidin görün Eski Antakya evlerini gezin
Sıcak künefeyi her öğün ....
1 Şubat 2011 Salı
UFUKTA GEZİ
Bugün :Felekten bir gün çaldım.Üsküdar -Beşiktaş arası turladım.Kar soğuğu serinliğinde boğaz havası aldım.
Amacım Evliya Çelebi sergisi gezmekti.Gezme delisi olan herkes Evliya Çelebi yi özlemle anar.
Evliya Çelebi babasından izinsiz çıkar ilk yolculuğuna.(Demek izin alınırmış )Rüyasını da gördürür kendine..sonrasın da da ilahi güçlere sığınıp alır izinlerini .(Bendemi rüya görsem ne İzin almak bir hayli zor.Halaaa)……
40 yıl gezmiş.Çiltlerce de yazmış.Gezdiği yerleri gördüklerini yiyip içtiklerini.
Sağ olsun UNESCO 2011 i EVLİYA ÇELEBİ yılı ilan etmiş.Doğumunu 400.yılı nedeni ile.
Bu serginin ardından ufukta bir gezi az da olsa yüreğime su serpti.
Dört gün Hatay .
Bırakıp İstanbul u geride ,çok eski zamanlarda da insanların yaşadığı yerleri görecek olmak heyecanlı değilmi?
Amacım Evliya Çelebi sergisi gezmekti.Gezme delisi olan herkes Evliya Çelebi yi özlemle anar.
Evliya Çelebi babasından izinsiz çıkar ilk yolculuğuna.(Demek izin alınırmış )Rüyasını da gördürür kendine..sonrasın da da ilahi güçlere sığınıp alır izinlerini .(Bendemi rüya görsem ne İzin almak bir hayli zor.Halaaa)……
40 yıl gezmiş.Çiltlerce de yazmış.Gezdiği yerleri gördüklerini yiyip içtiklerini.
Sağ olsun UNESCO 2011 i EVLİYA ÇELEBİ yılı ilan etmiş.Doğumunu 400.yılı nedeni ile.
Bu serginin ardından ufukta bir gezi az da olsa yüreğime su serpti.
Dört gün Hatay .
Bırakıp İstanbul u geride ,çok eski zamanlarda da insanların yaşadığı yerleri görecek olmak heyecanlı değilmi?
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)