Yol uzayıp gidiyordu.Sarı sıcak tarlaların içinde.Önceleri
her yer altın rengi başaklarla kaplıydı.Orak zamanı gelir, harman kaldırılır,
tınaz atılır, buğday yıkanır, değirmende un olur, teknede hamur, ocakta sıcak
ekmek.Gelir sofraya kurulur.
Yol daha da gidiyordu.Şimdi yeşil sıcak olmuştu
her yan.Bereketli topraklar ekilip biçilmeyince yemyeşil ağaç olup ormana
döndürmüştü yüzünü.Güzeldi.
Buralar benim diyeceğim toprağın var ya.
Yol yürüdü.Anılar da
peşinden.Elmalık almış başını gitmiş.Ormana dönmüş.Arsız, özgür.Kenarda
kıraliçe armudu kendini bırakmamış.Anarşiye inat salınıyor onurlu.
Yıllar yıllar önceden kalan
taş sütun selamlıyor geleni geçeni.Sıra sizde..yaşayın.diyor buyurgan
Yol gidiyor, tarlalar gidiyor,
ağaçlar salkım saçak yerlerde.Anılar bir bir dönüyor dünyaya..Kimi
gülümsetiyor.Özlemle.Kimi hüzün dolduruyor yüreği.Taşıyamaz oluyorsun.İçin
burkuluyor.
-Yemek hazır.haydi gelin diyor
yengem.
Uyanmak istemiyor canım. Yaşamak istiyorum geçmişte.