21 Nisan 2013 Pazar

KIRKLARELİ


 Dereköy,iğne ada ,vize,çatalca  sonra da büyük şehir.
          Bir güzel gezi oldu.Mevsim bahardı.Aylardan nisan.Yağmuru yağmasa da soğuk,ara ara güneşli günlerdi.Kalabalık şehirlerin yıldızları,bulutları bile yorgun.Bunu kırlardaki bulutlardan,gökdeki yıldızlardan anlıyor insan.Hava bile başka coşkulu bu  sakin şehirlerde.
        Dereköyün deresi pırıl pırıl akıyor.Sakin.

        İğne adanın denizi;soğuk.insanlar yok.kumsal boş.Nefes almış, kendine dönmüş.Kıyıya nazlı nazlı dalgalarını yolluyor.

       Yavaş şehir Vize de inadına ayakta kalmış kale.

 Doğa;kış uykusundan uyanmakta yavaş yavaş.Kimi  tarlalar sürülmüş.Ek inler yeşermiş kiminde Koyunlar yayılmış otlaklara.Umrusamadan gelen geçeni,otlayıp duruyorlar.İştahla.

   Dönüş: Uzayıp giden yollardan sonra büyük şehrin gökdelenleri görülmeye başladı .İçimi dolduran huzur yerini  anlayamadığım,anlatamadığım  duygulara bıraktı.

        Herkes kendi halinde.Hayatını yaşıyor.İşte.Heryerde.

Yarın iş başı:Bekle ki ;bir  gezi daha gelsin ..

30 Mart 2013 Cumartesi

KÜBA



Tam iki yıl Küba türküsünden sonra Fidel ölmeden gidebildim Küba ya
Fest in güvencesi, Deniz beyin bilgileriyle.


Küba:
İnsanı allak bullak ediyor doğrusu.Uzaklardan upuzun adayı ziyarete gidince  daha net görüyorsun bazı şeyleri.Uzun yıllardır süren ambargonun anlamsızlığını.Bağımsızık mücadelesinin ruhu ile  çoşku dolduruyor yürekleri.Eğitim ve sağlığın herkese eşit ve ücretsiz olması keyiflendiriyor insanı.Demek ki yapılıyormuş diyorsun.Vahşi kapitalizme öfkeleniyorsun.Antik çağlardan beri kafa yorulan ideal yönetim şeklini düşünmeye sen de başlıyorsun.Ada da esen ılık rüzgar  ile birlikte.Helal sana sakallı diyorsun.hala dimdik ayakta Küba .
Bir bardak Küba medısından sonra başlıyorsun yazmaya…Che nin ruhunu heryanda hissederek.
Ve tanrılar 
Şeker  kamışı yarattılar .İnsanlardan önce.Sonra 
 Küba medisinla başladı her şey.

Deniz esmer tenlere  rüzgarlarını yolladı
Palmiyeler eğildi saygılı.Tüm dünya da palmiyelerle beraber.

Yağmur yağdı,rüzgar esti
Afrika  ruhu uyumadı
  uyutulamadı.

Ve şeker kamışı  rom u yarattı.
Sıcak gecelerin tutkusu oldu
Şiir oldu duygular ,mısralara döküldü.

Kominizm,kapitalizm ve tüm izm ler
   insancıklarımızın 
            şerefine diyerek
                     kadehlerini  kaldırdı

Olan siyah,kahverengi ,kızıl, beyaz tenlere oldu.
    akan gözyaşları onlarındı


Daha neler  neler.

Benim se  gönlüm hala oralarda kaldı
Ama kim bilir;
Gün gelir en iyi yönetim şekli bulunur. İnsanın insana olan zulmü  son bulur.

29 Aralık 2012 Cumartesi

KONYA


İki günlük hafta sonu süresine öyle çok şey  sığdı ki.Boş geçen hafta sonlarına açıdım.İki gün süresinceKonya ve çevresi  bitti.Özellikle  Akşehir ,Nasrettin hoca ve dünyanın ortası (belgelenmiş?) görülmeye değer yerlerden.
Sonra iki yıldır gitmek istediğim mevlana ölüm yılı törenlerine sonunda gidebildim.
.Muradıma erdim.İki yıldır gitmek için planlar yaptığım törenleri (zamanı durdurarak ) izledim.Harikaydı.
 

Gene  de :Nasıl bir duygudur bilemedim
Mevlanayı  tam da anlayamadım.......
Dersem   yalan olmaz.

Mesneviyi anadilinde okumayı çok isterdim......

24 Kasım 2012 Cumartesi

GEÇKALMIŞ YAZI II


 Koşturmalı bir haftadan  sonra rahat bir nefes aldım.Yazabiliyorum sonunda .

Geç kalmamalı .Aklına gelen delisi olmalı.Ki yakalayabilesin akıp giden hayatını.Bizde öyle yapıp Beypazarı nı geride bırakıp bayram tatilinin ikinci yarısını Alanya da geçirmek üzere düştük  yollara.Yol boyu akıp giden ağaçlar,boş tarlalar,otlaklarda gezinen sürüler.Böyle seyrine doyum olmaz yollardan sonra geldik Gordion a.Kümülüs içinde kıral Midas ın mezarını ziyarete.

Yolunuz buralardan geçerse Firig kıralı Midas ın mezarını görmeden geçmeyin.Antik çağlardan kalan bu mezar akıllara durgunluk verecek derecede. Mezar yapımında kullanılan ağaçlar çürümeden kalmış.MÖ 695 den beri.Mezardan çıkarılanlar ise  Ankara da müzede imiş.Onları da görmeli bir ara.
Birde Bu güzel ülkenin  antik kentleri den ,tanrılar dan başka ;dervişleri ,türbeleri ,ermişleri evliyaları yatırları var.Gezmekle bitmez ama yinede
Ver elini Konya.Mevlana .


















































22 Kasım 2012 Perşembe

GEÇ KALMIŞ YAZI I


BEYPAZARI GEZİ YAZISI:


Gezme işlerine yaş erkenken uzaklardan başlamalı dedim ama

Hala yakınlardayım

Geçmiş kurban bayramını hem aile ziyareti hemde görüleçek yerlerin arasındaki Beypazarında geçirdim.

Sevgili Belma nın ailesi ile birlikte.Çoluk çocuk kalabalık.Kalabalıkla yenen yemeklerin keyfi,eski bayramlardan kalan çoşku ile.
Nerede o eski bayramlar diyeceğim:

Yorucu yoğun çalışmalardan sonra bayramlar soluk almak için tatil oldular.Eskiden öyle miydi…nerede o eski bayramlar diyeceğim.Bunu da dediğime göre yarım asırlık yol aldığım anlaşılacak hayatta.Gerçek şu ki annemi ördüğü,komşumuz terziye diktirdiği giysilerdi bayramlıklarımız.Yeni alınmış ayakkabılarımız vardı.Kocaman evler de bayram temizliği yapılır.Baklavalar ve diğer yemekler hazırlanırdı.Gelen olur,bizim de gittiğimiz bayram ziyaretleri olurdu.Kiminden harçlık alırdık, kiminden de mendil.Şimdi ise bunlar olmuyor.Bayramlık almıyorum.Gelen olmuyor.Telefonlardan yada face- book dan atılan bayram tebrikleri ile bayram yaşıyoruz.
Eski bayramları eskide bırakalım.Gelelim eskisi korunmuş Beypazarına..

Beypazarı ;antik çağlardan beri yaşanır yermiş.İyi korunmuş.Yakın tarihle ilgili objeler güzel korunmuş ve sergilenmekte.Müzeleri,evleri gezerken geçmişteki günlerin yaşanmışlıklarına takılıp kalıyorsun.Tatlı bir gülümsemeyle ara sokaklardan huzur içinde yürüyorsun.

Emeği geçenlere teşekkür etmek kalıyor Beypazarını gezenlere. Dönüp de eve geldiğinde  beypazarı tarhanasını,ev makarnasını yerken  anne şevkatini de hatırlıyorsun.

Böyle güzel bir güzel BEYPAZARI gezisinden  sonra Antalya ya sevgili GÜl ün doğum günün kutlamaya gittik. .Beypazarı Antalya arası nereler nereler vardı..Beni hayretlere düşüren .
Kıral Midasın mezarı örneğin.Yollarda memlekete hayran oldum bir kez daha.

Uzun bayram tatilini ikinci yarısı da geç kalan yazını ikincisinde.
 






20 Ekim 2012 Cumartesi

AMASYA


Çorumun ovasından ,antik kentlerinden  sonra yakın tarihte yaşanmışlıkların bol olduğu  Amasya ya ulaştık.Her ne kadar Hititler buralara gelse de Amasya Selçuklu ların,Moğolların,Osmanlıların ,Şehzadelerin  yaşadığı şehir olmuş.Bir yanı kayalar  bir yanını  yeşil ırmak .. 
       Camilerin medreselerin,müzelerin bol olduğu şehir Amasya.Hepsini gezebildim neyse ki.Şehzadeler müzesini gezerken içim burkulmadı değil. Şehzadeler  yeşil  ırmağın pırıl pırıl(şimdilerde olmadığı gibi) sularına bakıp  saltanat günlerinin  hayalini kurmuş olmalı.
        Sevgili bilgisayar:Adım adım Amasya yı yazsam kitap bölümü olur.Bu bloğa sığmaz.Kimsede okumaz.Onun için özete devam...
       HER NEYSE
     Bir de  Ferhat ile Şirin var güzel Amasya da. Hüzünlü bir aşk öyküsü.








Amasya ; asıl önemi büyük önderimiz MUSTAFA KEMAL ATATÜRK ün  kurtuluş savaşı başlangıcında Samsun dan sonra uğradığı şehir.Milli mücadelenin başlangıç yerlerinden biri. Ülkenin kurtuluşu için Amasya lılarla gönül birliği yapması..Onlar olmasaydı bu güzel ülkede böyle yaşayamazdık !(Ülkelerin işgal yöntemleri de değişti ya.)Tarihi tarihçilere ,siyaseti siyasetçilere bırakıp Amasya Milli Mücadele  müzesinden çıktım.Gözlerim dolu olarak








Bir gezi  daha bitti dedim kendime.Ankara -İstanbul  otabanına geldiğimde.Otomobiler,otobüsler, tırlar arasından  geçerken.


6 Ekim 2012 Cumartesi

Çorum -hititler-


Sevgili bilgisayar.Kış geliyor.Sonunda yazın rehavetinden kurtulup  kışın çalışkan havasına büründük.Ve bende yazılarıma başladım.Gezdiğim gördüğüm yaptığım şeyleri sonunda paylaşıyorum.
Çoruma gittim.
Sonunda da çok merak ettiğim Hattuşaş,Alacahöyük,Şapinuva yani Hititlerin yaşadığı yerleri gördüm.


Böyle antik kent harabeleri beni her zaman hüzünlendirir.Sanki taşların arasından eski zaman insanları çıkıverecek gibi.Yaşanmışlıkları,üzerinden geçen zaman .Oradalar ve orada kalacaklar.Harabelerden çıkarılan müzelerde sergilenen buluntularda ayrı tutku.Saatlerce  seyredesim gelir .
Alacahöyük.Hattuşa.  Şapinuva: Milattan önceki tarihlerde yaşamış ve yaşadıklarını kil tabletlere  yazarak belgelemiş Hititlerin şehirleri.Tapınakları,sarayları,meydanları.Hele Şapinuvada yeni gün yüzüne çıkarılmış şehrin Pazar yeri.Toprak kapları .






Ben Hititleri ve kalıntıları bırakıp eve döndüm.Onlarsa hala orada lar.Orada kalacaklar.Ne mutlu onlara.Bir dikili taşları var anılacak.


Ne demeli;bir dikili taşın olsun dünyada.Ölüp gittikten sonra anılacak….