Sevgili bilgisayar.Aslında uzun uzun yemek
tarifi yazacaktım.Şu kadar soğan bu kadar yağ vs. Diye.Ama işte bu yazı çıktı
ortaya.Kendiliğinden .
. Patlıcanlı bulgur pilavı:Sonra da dedim ki ne olacak işte soğanı,yeşil biberi
kavuracaksın.Ardından patlıcanların acısı çıksın diye tuzlu suda bekletip küp küp doğranmış
şekilde kavrulan biber soğan karışımına ekleyeceksin.Onlar kuşane tencerede
beraberliklerini yaşarken ,sen ısıtıcının düğmesine basıp (Kaynamış Su için)ıslattığın
bulgurları yıkayıp tenceredekileri de arada sırada karıştıracaksın.Ki uyum
sağlansın.Patlıcanlar hafif yumuşayınca ince ince doğranmış domateslerle salça ekleyip keyifle seyir edeceksin.(Filmi
değil.Kaynayan yemeği)
Yemek yapmadaki deneyimin sana yol gösterecek.Bulguru ekleme
zamanı için.Sıcak suyu da koyunca
buharında iştahın kabaracak . Tuz,karabiber yada damak zevkine göre baharatlar
ekleyip bir iki kaynama sonrası altını kısacaksın.Annem bunu “bir iki tıkırdadıktan
sonra ”diye tarif ederdi.
Patlıcanlı bulgur pilavı olurken bir yandan tezgahı
temizleyeceksin,bir yandan ayran hazırlayacaksın,bir yandan da masayı.O işler
bitene bitene kadar pilav da pişmiş olur zaten.Sonra
bağıracaksın:Bir iki kez:Yemek hazır….Aslında aklımdaki deniz kenarlarındaki gezinti,okunacak kitaplar,yazılacak yazılar,işlenecek nakışlar..
Boş olan hafta sonları hiç bitmeyecek gibi geliyor.Hep bunları düşünüyorum.
Birde pazartesileri bu düşten uyanmasam.