Gidiyorsun . İstanbul- St Petersburg arası. Uçaktasın. Sen ve bulutlar var yalnızca. Bir de gezip göreceğin yerlerin hayali. Silindi geçmiş.
“Pegasus hava yolları'nın sabiha gökçen-st petersburg tarifesi ile PULKOVO havalimanına ulaşıp, 39 nolu mavi renkli otobüs ile Moskovskaya metro istasyonuna ulaşıyorsun.Ulaşım kolay ve ucuz. Havaalanında her türlü para birimini kendi paralarına çeviren yerden güvenle aldatılma korkusu yaşamadan paranı çevirebiliyorsun.”
Metrolar ışıl ışıl .Tertemiz. Her birinde ayrı güzellik. Yıllar öncesinden ve hala duran avizeler. Lambalar.resimler. Heykeller. Nerenin resmini çekip nerenin keyfini çıkarayım diye şaşıp kalıyorsun. Hafızanda ışıl ışıl avizeler kalıyor sonunda.
Metrodan yeryüzüne çıktığında 19.yüzyıla gibisin.Dümdüz St Petersburg’da sıralanmış birbirinden güzel birer sanat eseri gibi uzanan apartmanlar. En güzel bina buydu, derken bir yenisi çıkıyor karşına. Yollar tertemiz.
“Otelimiz Nevsky caddesi ile kesişen Vladimirsky caddesinin üzerinde.Biraz ingilizce biraz beden dili ile anlaşıyoruz resepsiyondaki görevliyle. Ama para peşin diyor.
“Kredi kartlarımız çalışmıyor. Savaşı sırasında konulan ambargo hala geçerli. Paramızı çevirmeye banka aramaya çıkıyoruz.Bankadakiler de güler yüzlü,yardımseverler.”
Sonuçta yüksek tavanlı,eskilerden kalmış ama restore edilip modernleştirilmiş tertemiz odamıza yerleşiyoruz.Çay ve su ikramımız hazır.
Şehirler yürünerek gezilir.Hikayesi ile beraber.Burada 300 e yakın gezilecek görülecek müzeler ,evler,sarayları gezmek tercihinize kalmış.
“ 1703 de.Rus çarı 1.petro kuzey savaşları sonrası aldığı ZAYACHY adasında kale inşaatı ile başlamış şehir kurulmaya. Yüzlerce insan çalışmış. Zorluklarla sürdürülmüş . Zor günler geçirmiş şehir. Ayaklanmalara,çarlara yapılan bombalı saldırılara tanıklık etmiş . Kuşatma altında kalmış ikinci dünya savaşı sırasında. Bombardıman altında kalmış. Açlık çekmiş.”
Peterhof Sarayı,Puşkin Kasabası,Katerina Sarayı,Ermitaj Müze Sarayı;Lüksün gösterişin hala yaşadığı yerler.Sarı renk altın ve zenginlik göstergesi. Büyük bakımlı bahçeler,havuzlar.Ve buralara girmek için katlanmak zorunda olduğunuz uzun kuyruklar.
Sonunda içeride ,eski zamandasınız .Her bir resim,heykel,kullanılmış eşyalar siz alıp götürüyor gerilere.Zaman duruyor.Az önce ayrılmış gibi yaşayanlar.Neredeyse görecektiniz tahtında oturan Katarinayı,ressama poz veren kadınları.Ya da yemek masasında servis yapan garsonu.Siz ve geçmiş var yalnızca gezdiğini bahçelerde,saraylarda müzelerde ,kiliselerde.
Dostoyevski müze evindeyiz.Yaşadığı,romanlarını yazdığı,ölümden dönüp hayat devam ettiği yerde.Romanlarını yazarken tuttuğu notlar çerçevelerde. Birazdan kapıdan girip merhaba diyecek gibi.
“ Pazartesiden cumaya beş günlük St Petersburg gezisinde görülmesi gereken yerleri birer birer gezsek de bitiremeden yeniden gelmek üzere ayrıldık şehirden.Aşık olunacak şehirler kategorisinden gönlümüze girdi ST PETERSBURG.”