"Direksiyon salladıkça" geçen ağaçlar,yollar,şehirler ,kasabalar,inişler,çıkışlar.Yani uzun upuzun uzayıp giden yollar.Yorgunluk, uykusuzluk açlık ve yalnızlık tak edince cana.Mola zamanı gelmiştir bir kamyoncu durağında.
Sevmezdi yollardaki esnaf lokantalarında pişen yemekleri.Ya annesinin yemeklerini yiyecekti,ya da annesi gibi yemek yapan karısının.Olmadı kendi yapardı yemeğini.Hiç olmadı emeği ekmeğe katık eder yerdi.Kuru kuru.Çaya kahveye sohbete kalırdı kamyoncu barınağı lokantalara.Bu günde diğerleri gibi uzun uzun yollar ,geçilen şehirlerin ucunda ki hedefe ulaşmak . İşte hayat .
Kıvırcık kuz eti idi favorisi.. Kenarda tüpünü yakar, saçı iyice ısıtırdı önce. Kızgın tavaya attığı kuşbaşı etler den gelen ses ardından gelen koku. Yemekten de sevdiği şeydi. Önce soğanları doğradı sıçan dişi, renk değiştiren etlerin üzerine ekledi. Karıştırdı. Yeşil biberlerini doğradı kenara ayırdı. Ardından domateslerin kabuklarını soydu.(rahmetli babası gibi hiç sevmezdi yemekdeki domates kabuğunu).Küp küp doğradı .Sırayla biberleri bir iki karıştırıp yeşilliği hafif kaybolurken biberlerin domatesi ekledi.onlar bir arada hem hal olurken dilim dilim kesti ekmeğini. Bir top tereyağını da ekledi ekmekleri koymadan önce. Tuz ,kekik, pul biberi tabağındaki yemeğin üzerine serpti. Asla yemek pişerken koymazdı tuzu biberi .Tadını karıştırmayın derdi babası. Hep yemek piştikten sonra koyardı tuzu biberi rahmetli. Şİmdi zamanın durması gereken andaydı. Yemek yiyordu